ERDOĞMUŞ KÖYÜ

Akçaalan Köyü

 

 AKÇAALAN KÖYÜ

(Eskigediz Akçaalan Mahallesi)

              Osmanlı kayıtlarında Akça-elek veya Akça-alat adlarıyla anılan, günümüzde ise Eskigedize bağlı 700 evli 786 nüfuslu mahalledir. Eskigediz’in kuzeybatısında ve Gediz’ e 12 Km uzaklıktadır.

             Akçaalan, batı ve doğu yönünde yükselen tepelerin arasında kalan hafif dalgalı çanakta kurulmuştur. Bu çanağın doğusundan akan Bahçederesi ile batısından akan Akçaaln Deresi, Gediz’de Debboy Köprüsü’nün hemen güneyinde birleşir ve daha güneyde Murat Dağı Çayı’ na karışarak Gediz Nehri’ ni oluştururlar.

Akçaalan, beyazımsı geniş açıklık anlamına gelse de, halkın inanışına göre köyün adı bir göç hikayesinden doğmuştur. Hikayeye göre Akdağ’ da (Şaphane Dağı) yaylayan üç ayrı Yörük obasının uluları ne zaman bir araya gelseler şimdi harman yeri olan çayırlıktan söz açar ve “Şu alan insek kesemiz akçe görür” der dururlarmış. Sonunda bu hayal gerçek olmuş ve üç Yörük obası yerleşmek için can atılan o alan göçmüşler. O günden sonra da o alan Akçaalan diye anılır olmuş.

            1935 Genel Nüfus Sayımı verilerine göre 1296 olan Akçaalan’ın nüfusu 1950 de 1636 ya yükselmiştir. O yıllarda Gediz’ in nüfus bakımından en büyük köyü olan Akçaalan’da ilçe dışındaki ilk belediye teşkilatı da 1958 de hizmete girmiştir. Ancak bu yıllarda başlayan köylerden kentlere doğru akan göç dalgasından Akçaalan da etkilenmiştir. Akçaalan Belediyesi’nin verilerine göre, başta Kütahya, İzmir ve Manisa olmak üzere çeşitli yerleşimlere ve yurtdışına göç eden Akçaalanlılar’ın sayısı bu günkü belde nüfusunu aşmıştır. Nitekim 1997 de 2.444 olan yerleşimin nüfusu 10 yılş sonra 1363’ e gerilemiştir. Akçaalan’ı Gediz’in diğer yerleşimlerinden farklı kılan önemli özelliklerinden biri de ilçenin tek Alevi – Bektaşi yerleşimi olmasıdır. Sünni ve Alevilerin yüzyıllardır bir arada barış ve huzur içinde yaşadıkları Akçaalan bu yönüyle de örnek bir yerleşimdir.

              Akçaalanın geçmişini Kadys’in (Gediz) tarihinde aramak gerekir. Kadys ve çevresi MÖ. II. Yy’nın I. Yarısında Roma egemenliğine girdi. Yaklaşık 1.000 yıl süren bu dönemde Kadys Roma’nın gücü ve zenginliğinden payına düşeni alarak bölgesinin önemli site devletlerinden biri haline geldi. Bu dönemde Ece’den Murat Dağı’na, Yunuslar’dan Yenikent’e uzanan coğrafyada yeni yerleşimler kuruldu ve bu yerleşimler görkemli anıt yapılarla donatıldı. Akçaalan’ın kuzeydoğusundaki Antik Çağ yerleşimi de muhtemelen bu dönemde kuruldu. Gerek  Akçaalan’da gerekse yakın çevrede dağınık halde bulunan Antik Çağ’a ait yapı elemanları ile seramik kırıkları da bunu doğrulamaktadır.

        Akçaalan Kadys’in fethi sırasında Türklerin eline geçti. (1313) Burada meydana gelen şiddetli çarpışmalar sırasında şehit düşen Doğru Baba inançla bütünleşmiş cesaret ve kahramanlığın sembolü olarak efsaneleşmiştir. Onun, Akçaalan’ın batısında yükselen sarp ve dik tepedeki türbesi, yüzyıllardır bölgenin önemli ziyaretgahlarından biri olmuştur.

             Akçaalan yakınlarındaki Bizans köyü fethedildikten sonra bu bölgeye üç ayrı Türkmen obası yerleştirildi. Obalarını Çıkurca, Madandağı ve Eskiköy’e kuran Türkmenler, zaman içinde ortak bir yaşam tarzı geliştirerek kaynaşıp bütünleştiler.

           Akçaalanlı Türkmenler, Anadolu aydınlanmasının önde gelen önderlerinden Hacı Bektaşi Veli’ nin yolunu takip ettiler. Osmanlı döneminde Akçaalan Alev-Bektaşiliğin önde gelen merkezlerinden biri haline gelmişti. Öyle ki, bu inancın önde gelenlerinden Cihan Baba ve dönemin ünlü inanç önderleri Akçaalan’daki tekke ve zaviyede ders veriyorlardı.

           Bu gün adı efsanelere karışan Cihan Baba ile Pir Mahmut Dede, Meyis Dede, Ali Baba ve Namazlağı Dede’nin birbirine bakan türbelerinin her biri ayrı bir tepededir. Bir zamanlar insanlara ışık olmuş bu tarikat ulularının yattığı türbeler titizlikle korunmakta ve ziyaret edilmektedir. Sandukaların bulunduğu mezar odası, hayır aşının pişirildiği küçük bir mutfak ve namazgahtan oluşan bu türbelerin hepsi de birer bahçe içine inşa edilmiştir.

           Cihan Baba Türbesi’nin yanı başında yaşını kimsenin bilemediği kurumuş bir ulu ardıç ağacı geçmişi geleceğe taşıyan bir emanet olarak korumaya alınmıştır. Doymak mesire yerinde de Doymak Dede’ nin türbesi dikkat çeker. Gediz’in ünlü hayırseverlerinden İsfendiyaroğlu Yakup Bey’in oğlu Murat Bey 1450 tarihli (Hicri 854 Ocak-Şubat) vakfiyesinde, Gediz’de fakir ve yolcuların yararına yaptırdığı zaviye’nin giderlerini karşılamak üzere Akçaelek’teki emlakı çiftliği ile birlikte bağışladığını bildirir.

            İstanbul’un fethinden önceki yıllarda Akçaalan’da bu çiftliğin yanı sıra bir de zaviye vardı. Osmanlı vakıf kayıtlarında bu zaviyeden “Gediz Kazası’nda Akçaalan ve Murat Bey Zaviyesi” diye söz edilmektedir. Bu durum Akçaalan’da kent temelli bir ahi yapılanmasının varlığını da açıkça ortaya koymaktadır. Zira o günün zaviyelerinde dini bilgilerin yanı sıra meslek dersleri de verilerek, insanların kimseye muhtaç olmadan kendi geleceklerini kurmalarının yolları da öğretiliyordu.

            Nitekim Akçaalan’da dokumacılık daha o yıllarda başlamış ve giderek yaygınlaşmıştı. El tezgahlarında dokunan Akçaalan şayağı ve Boncuklu adlarıyla anılan dokumalar çevre pazarlarında aranır olmuştu. Akçaalan bezinin yakın zamanlara değin adından söz ettirmesinin ardında, bu zaviyede öğretilen “alın teri ile geçinme, başı dik ve minnetsiz yaşama” felsefesi vardır.

           Akçaalanda ilk cami, köy hayırseverlerinden Hacı Murat Ağa tarafından yaptırılmıştır. Yapım tarihi bilinmeyen camiye ait vakfiye Osmanlı kayıtlarına “Gediz Kazası’na tabi Akçaelek Karyesi’nde kain El Hac Murat Cami-i Şerif-i Vakfı” şeklinde yer alır. Bu cami 1996 da yıkılıp yerine yenisi yapılmıştır. Beldenin ikinci camii 2000 yılında yapılırken, ilk cem evi de 2002 de Cihan Baba Türbesi’nin yanı başına inşa edilmiştir.

            Akçaalan Gediz’in 04 Eylül 1920 de Yunan İşgaline uğramasının ardından, bir ay kadar işgal altında tutulmuştu. Cumhuriyet’in ilanından sonra açılan Akçaalan İlkokulu’nun ilk öğretmenleri I. Dünya Savaşı Gazisi İbrahim Balta ile Emin Sarol’du.

              61 nüfuslu Deresevindik (Semikler) 1950 de Akçaalan’a katıldı.

              1944 depremini az hasarla atlatan Akçaalan, 1970 Gediz Depreminde iki felaketi birden yaşadı. Depremin yıktığı binalarda çıkan yangın, yıkıntılar arasında sıkışıp kalan felaketzedelerin yanarak ölmelerine yol açtı. Akçaalan, tarihinin bu en yürek yakıcı felaketinde 280 canını yitirmiş, yerleşim adeta haritadan silinmişti. Deprem sonrasında yurt içinden ve dışından bölgeye yardım yağmış, devlet tüm olanaklarını seferber etmişti. Bu arada Alman Kızılhaçı’ nın desteği ile Bayer-Werk Firması yerle bir olan Akçaalan’da, her türlü hava koşullarında kullanılabilen yapay maddeden barakalar inşa etti. Akçaalan halkı, kalıcı konutların tamamlanmasına kadar bu barakaları kullandı.

               Bu arada geçmişte dokuduğu bezleri ile ünlenen Akçaalan’da bu geleneksel el sanatının yerine çağdaş bir tekstil fabrikası kurularak işletmeye açıldı.

             Akçaalan’ın   bereketli topraklarında bu gün elma, ceviz ve ayvanın yanı sıra 100 ton civarında kiraz ve vişne üretilmektedir. Tokat Yaylası, Doymak gibi doğal güzellikleri de içinde saklayan Akçaalan coğrafyası, geçmişte Gediz’in içme suyunu karşılayan doğal kaynaklara da sahiptir.

               Akçaalan’ın kültür zenginliklerinden biri de, yüzyılı aşkın bir geçmişi olan asker uğurlama törenleridir. İlk kez 1882 de başlatılan bu geleneğe göre, askere gidecek gençler, yöreye özgü kıyafetlerini giyerek davul – zurna eşliğinde maniler söyleyerek köyün tüm evlerine veda ziyaretinde bulunurlar. Bu ziyaretler sırasında kendilerine harçlık, havlu, şal gibi armağanlar verilen asker adayları, toplanan paranın bir bölümünü kendi aralarında paylaşır, diğer bölümünü de köyün ihtiyaçlarının karşılanmasına ayırırlar. Veda gününün gecesinde tüm köy halkının katıldığı coşkulu eğlencelere katılan gençler, baba ocağından dualar eşliğinde uğurlanırlar.

           Akçaalan, Hasan oğlu Ali, Ömeroğullarından Mustafa oğlu Halil, Himmet oğlu Mehmet Ali, Uluoğullarından İsmail oğlu Murat, Karaoğullarından Hacı oğlu Mustafa, Mustafa oğlu Osman ve Murat oğlu Yusuf adlarındaki 7 evladını Çanakkale’ de, Jandarma Komando Çavuş Güven KÖSE’ yi de 1998 de Dörtyol – Toprakbaş Yaylasında bölücü terör örgütünün döşediği mayın patlaması sonucunda şehit vermiştir.

           Akçalan 6360 sayılı On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile nüfusu 2 binin altında bulunan  belediyeler kapsamına giren Akçaalan belde belediyesi iken 2014 yılı Mart ayında yapılan seçimler ile Eskigediz Beldesine bağlanarak Eskigediz Akaçaalan Mahallesi olmuştur. 

 

 

Okunma 4578 kez
Top