ERDOĞMUŞ KÖYÜ

     

SABAN

Saban, toprağı ekilebilir duruma getirmek için çift sürerken kullanılan eskiden öküz ya da at gibi hayvanların çektiği günümüzde ise traktörün arkasına takılan tarım aletidir. Öküzlerin çektiği saban ağaç ve demir olmak üzere iki parçadan oluşur. Ağaç kısma ok denir. Ok denilen ağaca monte edilmiş toprağa batan kısmı sivri olan ve sabanı kullanan kişinin tutması için sap denilen bölümden oluşan bir de demir aksamı vardır. Öküzler boyunduruğa koşulur sabanın oku da bu boyunduruğa bağlanır öküzlerin çekmesiyle çift sürme işi yapılırdı.

Büyüklerimiz ne çilelerle hayatlarını kazanmışlar. Ben çocukken köyümüzde çift sürme işi sabanla yapılırdı. Çok zahmetli bir işti sabanla çift sürmek. Tarla büyükse eğer günlerce gidip gelinirdi. Hatta bazen o kadar uzun sürerdi ki tarlanın tamamı sürülünceye kadar ilk sürülen yerlerdeki ekinler bitmeye başlardı. Bende babamla çift sürmeye giderdim ve orada bana da zaman zaman iş düşerdi. İlk çifte başlandığında öküzlerin yolunu bulabilmesi ve çizgiyi takip edebilmesi için ben öküzlerin önünden yürürdüm, bu duruma öküz önü düşmek denirdi. Bir elimle öküzlerin boynuzuna bağlanan bir ipi tutar diğer elimde çomak ile öküzlere yön veridim. Ayağımda kara lastik ayakkabılarla tezeklerin içinde zor zahmet yürürdüm. Babam da sabanı kullanırdı. Elinde üvendire zaman zaman öküzlere doha hooo gibi seslerle komut verirdi. Üvendirenin bir ucunda nodul denilen sivri bir demir olur diğer ucunda da yassı ve ince bir demir sac vardı. Dönüş noktasına geldiğimizde sabanın toprağa batan kısmına yapışan çamurlu toprak üvendirenin ucundaki yassı demir sac ile temizlenirdi. 

Saban ile çift sürmek zor ve zahmetli olduğu kadar dikkat gerektiren bir iştir. Dikkat edilmediği takdirde sabanın ucundaki sivri kısım öküzün ayağına batar ve yaralanmasına sebep olur. Sabanın ne kadar derine batacağını da ayarlamak da tecrübe gerektirir. Çok derine batırırsanız öküzler çekemez. Tabi toprağın içindeki taşlara ve ağaç köklerine de dikkat etmek gerekiyor yoksa sabanın kırılmasına sebep olursunuz.

Sabanın çok eski bir tarihi vardır. İnsanlar ancak, sabanın gelişmesinden sonra gerektiği gibi tarım yapmaya başlamışlardır. Tarih bilginleri insan topluluklarını sabanı icat ettikleri andan beri göçebeliğe son vermiş olarak kabul ederler. Çünkü avcılık, hayvancılık göçebe bir hayat sürülmesini gerektirir, tarla ekip biçen insanlar ise belli bir yere yerleşmek, orada uygarlık kurmak imkânını bulurlar.

İlk insanlar sürülen toprağın daha çok ürün verdiğini anladıktan sonra ellerine geçirdikleri ucu kıvrık büyük, kalın bir dal parçasıyla toprağı iyice karıştırırlar, tohumlan bunun üzerine ekerlerdi. Yalnız, bu hem çok uzun sürüyor, hem de çok yorucu oluyordu. Eski Mısırlılar sabanlarını kölelere çektirirlerdi. Eski Yunanlılar bu iş için öküzlerden faydalandılar. Böylece, daha kısa zamanda, daha geniş bir alan sürülebiliyordu. Sabana demirden bir bıçak takmayı ilk düşünenler Romalılar oldu. Eldeki kaynaklar Orta Avrupa’da ilk sabanın VI. yüzyılda kullanıldığını göstermektedir.

Zamanla sabanlar gelişti. Daha derin kazan, toprağı tersine çeviren büyük sabanlar yapıldı. Son yüzyılda da sabanlar traktörlerle çekilmeye başlandı.

Devamını Oku
Top