ERDOĞMUŞ KÖYÜ

Dörtdeğirmen Köyü

 

   

DÖRTDEĞİRMEN KÖYÜ

                İlçenin doğusunda, Gediz – Altıntaş karayolunun 4. Kilometresinde yer alan Gediz’e bağlı 72 haneli köyün adıdır. Muratdağı çayı Vadisi’nde kurulmuştur. Çayın vadi tabanında geniş yer tutan, yüksek verimli alüvyonlu topraklara sahip olan köy, kendi adıyla anılan biber ve domatesi ile ünlüdür.

                Geçmiş yüzyıllarda geleneksel yöntemlerle ve çevrenin saf tohumlarıyla yapılan sebzecilik, son yıllarda daha modern ve erkenci bir yaklaşımla ve hibrit (Melez) tohum kullanılarak yapılmaya başlanmıştır. Bu da üretimde belli bir kalite ve verimlilik artışına neden olmuş ve sebzecilik köyün en temel geçim kaynağı haline gelmiştir. Sebzecilikten sağlanan gelirle ekonomik kalkınmasını sürdüren Dörtdeğirmen Köy, bugün Gediz köyleri arasında en az göç veren yerleşimlerden birisidir. Nitekim 1935 yılında 76 sı erkek 53 ü kadın olmak üzere 129 olan köyün nüfusu, 1950 de 154 e, 1997 de 267 ye, 2000 de 290 a, 2007 de 347 ye yükselmiş ancak 2016 da 302 ye düşmüştür.

                Dörtdeğirmen’in tarihi geçmişi hakkında bilinenler çok azdır. Ancak köyün güney batısındaki Kocakır’da 1972 yılında yapılan bir yol çalışması sırasında ortaya çıkan buluntular, köyün geçmişinin çok uzun yıllara dayandığını göstermiştir. Burada bulunan bezemeli mermer yapı elamanlarının eski çağlardaki Kocakır yerleşimine ait olduğu sanılmaktadır.

                Şimdiki köyünde ne zaman kurulduğu da bilinmemektedir. Osman ÖNDER XV. Yüzyılda Gediz’e cami, medrese, köprü gibi anıtsal ve bunların yeni nesil kuşaklarının Dörtdeğirmen’de yaşadıklarını ileri sürmüşse de bunu kanıtlayacak herhangi bir belge yoktur.

                1844 yılında 6 haneli ve 30 nüfuslu bir köy olan Dörtdeğirmen’de Yakuppaşaoğulları, Halilbeyoğulları, Cozooğulları ve Boşnakoğulları adlı dört aile oturuyordu. Köyün adı da, Muratdağı Çayı’ndan beslenen ark üzerine kurulmuş dört değirmenden geliyordu.

                O dönemde hane başına 80 dönüm toprağın düştüğü köyde 20 koşum, 62 de büyükbaş hayvan besleniyordu ve sahip olunan toprağın %90 ında tarla bitkileri, % 7 sinden ise bağcılık yapılıyordu. Osmanlı döneminin sonlarında yapılan köy camisine ait vakıf, devlet arşivinde 190/1158 şahsiyet numarası ile kayıtlıdır. Ancak bu cami 1953 yılında yıkılmış ve yerine şimdiki cami inşa edilmiştir.

 

Okunma 3380 kez
Top