ErdoğmuşNet
AKKAYA KÖYÜ
(Eşek Ören-- - Merkepveran – Merkepören)
İlçenin 15 km kuzeydoğusunda yer alan, üç yönden ormanlarla kuşatılmış kayalık bir alanda kurulmuş Gediz’ e bağlı köydür. Geçmişte Eşek Ören, Merkepveran ve Merkepören adıyla anılan yerleşim yeni adını bu kayalıklardan almıştır.
Kuzeyde Yaren Dağı ile doğu ve batı yönünde uzanan köy koruları arasında sıkışıp kalan köyün güneyi, engebeli bir görünüme sahiptir. Çam ağaçlarının yanı sıra palamut ve ardıçların da yaşam alanı olan bu coğrafya Gediz’ in önemli akarsularından biri olan Bahçelerderesi’ ne de kaynak oluşturmuştur. Büyükpınar ve Ustacık kaynaklarından beslenen Bahçederesi, köyün ortasından geçen Kayalıdere ve Akyar-Madanoğlu derelerini içine aldıktan sonra güney yönünde akarak Eskigediz’ e yönelir. Bahçelerderesi Fırdan Köyü yakınlarında doğudan gelen Muratdağı Çayı ile birleşir ve birlikte Gediz Nehri’ ni oluştururlar.
Geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlayan Akkaya, Gediz ve çevresinde peyniri ile ünlüdür.
Köyün tarihi geçmişi pek belirgin olmasa da, eski adının sonundaki veran (viran) sözcüğü, geçmiş yüzyıllarda yerleşim alanı olarak seçildiğinin açık bir biçimde ortaya koymaktadır.Bu Akkaya ile Yunuslar sınırında bulunan Ören’ deki yapı kalıntıları, mezarlar ve çevreye dağılmış halde bulunan seramik kırıkları da tartışmasız bir biçimde kanıtlamaktadır. Ören’ de bugüne değin herhangi bir arkeolojik araştırma yapılmamış olsa da buranın bir Bizans köyü olduğuna dair yaygın bir inanış vardır.
Akkaya, XIV. Yy’ ın başlarında Kadys ile birlikte Türklerin eline geçti. Bu tarihten sonra yöreye gelen Türkmenler, o günkü geleneklere uyarak fethedilen yerleşime değil de yakın çevrede kendilerine uygun gördükleri alanlara yerleşmeyi yeğ görerek, obalarını şimdiki köyün olduğu yere kurdular.
1530 tarihli Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defterinde köyün adı Eşek-viran olarak yazılmıştır. O tarihlerde köyde Ak- Danişmentoğlu adıyla anılan birde çiftlik vardı.
O zamanki adıyla Eşek-viran’ındaki bu çiftliğin sahibi Ak- Danişmentoğlu’ nun kimliği hakkında günümüze ulaşmış herhangi bir bilgi yoktur.
Ancak çiftlik sahibinin adının önündeki “Ak” sıfatı o dönemde köy yada kabile başkanı, Danişment ise bilgi veren veya kadı yardımcısı anlamlarında kullanılıyordu. Bu tanımlamalardan yola çıkarak Ak-Danişment oğlunun ulema sınıfından bir önderin oğlu olduğunu söylemek mümkündür.
Ni tekim bu dönemde köy, muhtemelen Ak-Danişmentoğlu’ nun temellerini attığı bir ilim merkezi haline gelmişti. Bu gün Turgutlar diye anılan yörede, dönemin ünlü inanç önderlerinden Ahiz Turgut adına bir zaviye yapılmıştı.
Dini eğitimin yanı sıra yolcu ve yoksulların ağırlandığı zaviyede, Ahiz Turgut’ un yanı sıra Yolageldi Sultan gibi ünlü ulemalar da ders veriyordu.
Hatipler Köyü’nde vakfı bulunan Yolageldi Sultan’ın Akkaya’da bir türbesinin olduğunu belirten bazı kayıtlar olsa da, adı geçen türbeden günümüze hiçbir iz kalmamıştır.
Köyde ne zaman kim tarafından yaptırıldığı bilinmeyen mescide dair bir vakfiye Osmanlı kayıtlarına şöyle geçmiştir. “Gediz Kazası’ nın Merkep-viran Karyesi’ nde kain Mescid-i Şerif için Osman Ağa bin Hasan bin Ahmet’ in nutukut-u vakfı”
1950’ den sonra Merkepören olarak değiştirilen köyün adı, daha sonra üçüncü kez değiştirilerek Akkaya oldu.
1935 Genel Nüfus Sayımında 312 olarak belirlenen köyün nüfusu 1950 de 372’ ye, 1997 de 552 ye yükseldi. Ancak bu sayı 200 de 526 ya, 2007 de de 520 ye geriledi.
Türkiye nüfusunun 72 yılda 4,5 kat artmasına rağmen, Akkaya’daki nüfus artışı 1,7 de kalmıştır ki, bu da yaşanan göçün boyutunu açıkça otya koymaktadır.
Akkaya’nın nüfusuna dair bu istatiki veriler, tüm Türkiye’ de yaşanan kırsal kesimden kentlere doğru akan göç dalgasından Akkaya Köyü’nün de etkilendiğini göstermektedir.