Ön Yargı
Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ölmüş, tek başına yasayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye baslar. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da,oldukça uysallaşır. Birkaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır. Günler geçer ve kadın bir gün bir kaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır... Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını görür. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı. Tam o sırada içerideki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir... Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür.
Baba Bana On Lira Verir misin ?
Baba, akşam vakti evine gitmiş, beş yaşındaki çocuğunu kapıda kendisini beklerken görmüş.
Çocuk babasına sormuş " baba 1 saatte kaç para kazanıyorsun"
Baba "20 lira" demiş
Çocuk, "bana 10 Lira verir misin?" demiş.
Baba sinirli bir sesle "akşam akşam senin oyuncaklarını düşünemem, zaten bütün gün işte kafam patlamış, bir de senin oyuncaklarını mı düşüneceğim" demiş.
Çocuk korkup odasına gitmiş.
Babanın sinirleri geçince çocuğun odasına gitmiş. "Oğlum uyuyor musun? sana kızdığım için özür dilerim" demiş, al sana istediğin 10 lira.
Çocuk hemen yastığın altındaki diğer bozuk paraları da çıkarmış, sayarken baba yine kızmış, "hem paran var, neden benden istedin?"
Çocuk, "baba bu paralar senin, elimde 20 lira var, bana bir saatini verir misin?..
Kozadan Çıkan Kelebek
İyi niyetli ve yardımsever bir arkadaşımla bir gün doğada gezinirken, kozasından çıkmaya çabalayan bir kelebek gördük. Kelebek kozanın lifleri arasından sıyrılmaya çalışmaktaydı. Yardımsever arkadaşım hemen kelebeğin imdadına koştu. Dikkatlice kozanın liflerini sıyırdı, kozayı araladı ve kelebeğin fazla çabalamadan kozadan çıkmasını sağladı.
Ancak kelebek kozadan kolaylıkla çıktıysa da, biraz çırpındı ve uçamadı. Yardımsever arkadaşımın göz ardı ettiği gerçek şuydu:
*Kanatlar ancak kozadan çıkma çabalarıyla güçlenir ve uçuşa hazırlanır.
Kelebek kendini kurtarma çabalarıyla aslında kaslarını geliştirmekte, kendini ayakta tutacak, güçlü kılacak, uçmaya hazırlayacak hareketleri çabalarıyla öğrenmekteydi.
Yardımsever arkadaşım işini kolaylaştırarak kelebeğin güçlenmesine engel olmuştu. Kelebek hiçbir zaman özgürlüğü tanımadı, hiçbir zaman gerçekten yaşayamadı.”
Psikiatr Ruth Sanford’un bir yazısından alınan bu kısa öyküden şu sonucu çıkarmamız gerekir:
En iyi niyet, yardımseverlik ve aşırı koruyuculukla gösterdiğimiz sevgi, çocuklarımızın gelişmesine ne derece yardımcı oluyor?
Gerçek sevgi çocuğun her şeyini kolaylaştırmak mı, yoksa çabalarına saygı göstererek gelişmesine hayata hazırlanmasına ve sürekli bize güveneceğine, kendine güvenmesine olanak sağlamak mı?
Yoldaki Engel
Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de bir pencere kenarına oturmuş, bakalım neler olacak diye gözlüyordu.
Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu da ‘’halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyor’’ diye kralı eleştirdi. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Kan ter içinde kaldı ama sonunda, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı… Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde…
Şöyle yazıyordu: ‘’Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir.’’
Kıssadan Hisse: Her engel, yaşam koşullarınızı daha da iyileştirecek bir fırsat olabilir.