ERDOĞMUŞ KÖYÜ

 

ERDOĞMUŞ ETLİ PİDE TİRİDİ 

Malzemeler:

1,5 Kilogram Kemiksiz Kırmızı Et

1 Küçük Baş Soğan

1 Yemek Kaşığı Domates Salçası

Su

 

Yemeğin Yapılışı:

Öncelikle etimizi limon büyüklüğünde doğrayıp bir tencerede az yağda kendi suyunu alıncaya kadar kavuruyoruz. Daha sonra önceden hazırlamış olduğumuz doğranmış kuru soğanı tavada pembeleşinceye kadar kızartıp tenceredeki etin üzerine domates salçası ile birlikte ilave ediyoruz. Son olarak tencereye yeterli miktarda su ilave edip normal ateşte bir müddet kaynamaya bırakıyoruz.  Etimiz pişerken bir taraftan pidelerimizi de 3 – 4 cm büyüklüğünde kare şeklinde doğruyoruz. Doğramış olduğumuz pideleri yuvarlak bir tepsi içine diziyoruz. Öncelikle pişen etimizin suyundan pidelerin üzerine gezdirip ıslatıyoruz ve sonrasında etleri ekliyoruz. Böylece tiridimiz servise hazır hale geliyor. 

Afiyet olsun.

Devamını Oku

 

 

DEREKÖY (Hacıaliler)

                Gediz’in kuzeydoğusundaki Işıklar ile Kayacık köyleri arasında yer alan köyün adıdır. Eski adı Hacıaliler olan yerleşim, yakın zamanlara değin Kayacık Köyü’nün bir mahallesiydi.

Adını, kurucusu Hacı Ali adındaki bir önderden alan köyün temel geçim kaynağı tarım, hayvancılık ve maden işçiliğidir. Köyden pek çok kişi 1980’li yılların sonuna kadar linyit kömürü ocaklarında işçi olarak çalışıyordu. Ancak o yıllarda Gediz kömürünün kentlerde yakıt olarak kullanımı yasaklanınca yüzlerce işçi işten çıkarılmış ve Gediz’in çoğu köyü gibi, Dereköy de bu yüzden önemli bir geçim kaynağından olmuştu. Nüfus bakımından bugün itibari ile bir zamanlar mahallesi olduğu Kayacık Köyü ile neredeyse eşit hale gelen Dereköy, buna karşın Gediz’in tüm köyleri gibi göç vermeye devam etmektedir. Nitekim 1997 de 119 olan köyün nüfusu 2000 de 132 ye yükselsede bu sayı 2007 de 115 e 2016 da ise 72 ye gerilemiştir.

 

Devamını Oku

 

   

DEĞİRMEN KÖYÜ

                Gediz – Hisarcık karayolunun 23. Kilometresinden batıya ayrılan 2 kilometrelik bir yolla ulaşılan Gediz’ e bağlı 30 haneli köyün adıdır. Köy şaphane Dağı’nın su zengini kuzeydoğu eteklerinde kurulmuştur.

                Köy adını geçmişte Şaphane Dağı’ndan çıkıp doğuda Seyrek Deresi’ne karışan Bakıroluk Deresi üzerindeki değirmenlerden günümüze temel kalıntılardan başka bir şey kalmamıştır. Kireçtaşının (Kalker) hakim olduğu dağın bu bölümü, nemli ve yarı nemli sık bir orman örtüsü ile kaplanmıştır. Köyün hemen doğusundan akan Seyrek Deresi, batıdan gelen Yaran ve Bakıroluk dereleri ile birleştikten sonra, daha kuzeyde Emet Çayı’na karışır. 

Kireçtaşı kayalıkları arasından akan Seyrek Deresi yatağında, birden fazla termal su kaynağı bulunmaktadır. Sıcaklık derecesi 35 – 36 derece arasında değişen bu kaynaklardan biri 1970 Gediz Depremi’ne kadar köyün içindeydi. Deprem sırasında suyu kesilen bu kaynağın yerine, 500 metre kadar uzaklıktaki kayalıktan yeni bir kaynak doğmuştur. Burası, Gediz coğrafyasının Ilıca ve Murat Dağı’ndan sonraki üçüncü termal alanıdır. Ancak suyun hemen tamamı boşa akmakta, küçük bir bölümü ise çamaşır yıkanmakta kullanılmaktadır.

Hayvancılığın yeterli olmadığı köyde, tarla bitkilerinden başka sebze ve meyve üretimi de yapılmaktadır. 1950 de 161 olan köyün nüfusu, 1997 de 86, 2000 de 94, 2007 de 74 ve 2016 da 55 olarak tespit edilmiştir. Buda köyün son 64 yılda verdiği göçlerle boşalmakta olduğunu göstermektedir.

Köyün tarihi geçmişine dair elde fazla bilgi yoktur. Bununla birlikte yerel kaynaklar Bakıroluk Değirmenleri’nin Roma-Bizans dönemlerinde de var olduğunu ileri sürmektedirler. Hatta aynı kaynaklara göre bu değirmenleri Rum sahibinden Kömezoğlu diye anılan bir kişi satın almıştır. Köyün hemen yanı başındaki düzlüğün Hamamkaşı adıyla anılması, burada bir zamanlar bir hamamın var olabileceğini akla getirmektedir. Dahası, Bakıroluk Değirmenleri mevkiinde kayaya oyularak yapılmış bir mekanın Gavurbeşiği diye anılması da köy tarihinin uzun bir geçmişe dayandığını göstermektedir.

                Köy Kadoi’nin (Gediz) fethinden (1313) sonra buraya yerleşen Türkmenlerce kurulmuştur. Yerleşim 1530 tarihli Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri’nde Simav’ın Çenge (Yeşilçay) Nahiyesi’ne bağlı bir köy olarak geçmektedir. 1945 yılına kadar Simav’a bağlı kalan köy, o yıl yapılan idari bir düzenlemeyle Gediz’e bağlanmıştır. Osmanlı döneminin sonlarında inşa edilen köy camii 1970 Depremi’nde yıkılmış ve yerine 1982 de betonarme bir cami yapılmıştır.

 

Devamını Oku
Top